Gecenin Yağmuru – 4. Bölüm (Bozkurt ve Okçu Kız) < Bir Anime Senaryosu >

Gecenin Yağmuru – 4. Bölüm (Bozkurt ve Okçu Kız) < Bir Anime Senaryosu >

 

Orman bugün sıkça tanık olmadığı olaylarla karşılaşıyordu. Ormanın Başka bir yerde hızla koşan başka biri vardı. Bir bayan ; 1.70-75 boylarında bembeyaz at kuyruğu saçı omuzlarına kadar uzanmış ama rüzgarından saçları geriye uçuşuyordu. Elinde gökmavisi büyük bir yay sırtında ise yine gök mavisi büyük bir yay sırtında ise yine işlemeli okların bulunduğu bir ok sadağı bulunuyordu. Üzerinde zarif vücuduna tam uygun beyaz geniş yaka kapşonlu bir t shirt giyiyordu. Kapşonu sadağın altına doğru uzanıyordu. Kolunun üzerinden boynuna doğru beyaz kanatlara benzer dövme vardı. Altında ise dizlerine uzanmayan bir etek, ve uzun beyaz çorapları vardı. Ayakkabıları beyaz ve üzerinde mavi işlemeleri olan bir ayakkabıydı. Yine sadağının kemeri göğüslerinin arasından geçmiş ve belindeki gök mavisi beyaz işlemeli kemerle uyumlu olarak aynı renkteydi. Sanki bütün kıyafetleri beyaz teni beyaz saçları ve mavi gözlerine göre dizayn edilmişti.

Ara ara yayını çekiyor ve bir yandanda koşmaya devam ediyordu. Bu kadar hızlı hareket etmesinin tek bir sebebi vardı. Bulundukları yerin en vahşisiydi. Tam bir canavardı.Kırmızı şeytansı gözleri ölüm istiyormuşcasına vardı.Ölümü kokluyor ve ölümün kendisini avlıyor gibiydi.Büyük bir kurttu.4 Ayak üzerindeyken normal bir insan boyundaydı. Boz renkli tüyleri ona Bozkurt denmesine sebep olmuştu. Bu şeytani yaratık zarif bir kızın peşinden koşuyordu.

 Kız artık ormanın sonuna doğru yaklaşıyordu.Ormandan çıkarsa yakalanması an meselesiydi. Düşünecek vakit yoktu.Bir ağacın dalına doğru yayını gerdi ve okunu fırlattı. Sonra birden sıçradı ve bir anda okuna yetişti fakat kahretsin dal kırıldı ve yere vuvarlandı. Bacağı yaralanmıştı ve kalkıp kaçamıyordu. Kalkmak için bir hamle yaptı fakat hemen yere düştü. Bozkurt gelmiş ve yavaş yavaş avına doğru yürüyordu. Her an rakibinin herhangi bir hareketine karşın temkinliydi. Ama rakibinin bırak saldırmayı kaçamıyordu bile. Bozkurta bakar şekilde geri geri sürtünmeye başladı. Bir yandan da güçlükle tuttuğu gerili okunu Bozkurt’a doğru yönelmişti. Sağlam bacağıyla kendini geri doğru ittiriyordu. Artık o güzel ve bakımlı halinden eser kalmamıştı zaten. Üstü başı hep kirlenmişti. Güçlükle tuttuğu okunu da Bozkurt’a doğru yöneltmişti. Umutsuzca okunu fırlattı fakat çok zayıf bir atış olduğundan kurt pençesiyle tokatlar gibi kırdı. Bir ok için daha elini sadağına götürdü ki onun gözlerindeki karanlığı gördü. Uzun ve sivri dişlerini gösteriyordu. Yaklaştı ve kızın üzerine çıktı. Bir hamleyle kafasını koparmayı düşünüyordu. Kulaklarını dikti. Etrafı dinliyormuş gibiydi. Kız öleceğini anladığından gözlerini kapatıp çığlık attı. O anda:

– Seni cadııı.. Seni öldüreceğim diye biri gökyüzünden düşercesine geldi. Kurt bir hamleyle kenara çekildi ve kişi iki eliyle tuttuğu kılıcı kızın başının yanında yere sapladı.

– NEEE. Ne yapıyorsun seni manyak? Nasıl kurtarma şekli bu beni öldürecektin.

Kılıcını yere saplamış saçlar yüzüne doğru dökülüyordu. İki eliyle kılıcını tutuyordu. Tam o haldeyken:

– hııh. Zaten seni öldürmeye çalışıyorum. dedi alay ederek.

– Sen kim oluyorsun gerizekalı şimdi seni elime geçirirsem diye hamle yaptı fakat ayağı sakatlandığı için tekrar yere düştü.

O sırada kılıcını çekti ve doğruldu. Tüm bunları yapan olaya balıklama dalan bu kişi Gece’nin ta kendisiydi.

– Lanet olası senin yüzünden avımı kaçırdım. Çok fazla gürültü yapıyorsun. diye birbirleriyle kavga ederken arkasından gelen Bozkurt’u fark etmedi. Kız onun şeytansı gözleriyle göz göze geldi ve kekeleyerek:

– Aar..k.an..da .. diyebildi. O anda hızla sol pençesini Gece’ye doğru indirdi. Gece kılıcıyla bunu ensesinde karşıladı.

– Heh. Bununla mı bana saldır.. dedi ve o sırada Bozkurt sağ pençesiyle güçlü bir vuruş yaptı. Gece birkaç ağaca çarptı ve orman dışına çıktı. Çarptığı ağaçlar hep kırılmış ve ağaçlar hızla yere devriliyorlardı.

Ormanın hemen dışı kurak ve karasal iklime sahip gibiydi. Hemen yanında orman varken sanki orası kavrulmuş geniş bir alan oluşmuştu. Gece bir süre yerde kalakaldı. Çarpmanın etkisiyle gözünde eskiye dair bazı anılar canlandı. Bunu farkedince ayağa kalkıp hızla koşmaya başladı.Kurt ise Gece’nin öldüğünü düşünerek tam kıza doğru yöneliyordu ki..

– Sana ölmem için bunun yeterli olmadığını söylemiştim. diyerek bir tekme attı ve tekmenin etkisiyle savrulan kurt ağaca çarptı. Pençe kadar etkili değildi ama Bozkurt’un çarptığı ağaçta çatladı ve yavaşça yıkıldı.

Acaba Gece’nin gördükleri neydi. Film şeridi gibiydi ama küçük bir çocuk anımsamıştı o sırada. Ama kim olduğuna dair bir şey hatırlamıyordu.Ama değer verdiği biri olduğu kesindi. Daha fazla hatırlamak için daha fazla savaşması gerektiğini düşündü.

Bozkurt doğruldu ve kafasını bir iki sağa sola salladı. Her ikisi de birbirine doğru atak yaptılar. Bozkurt üzerine doğru atladı. Gece onu savurup sağ elindeki kılıcıyla karşı atak denedi fakat pençesiyle durdurdu ve diğer pençesiyle yine Gece’ye vurdu ve Gece tamamen bozkıra yuvarlandı.

Ağzından ve pençe darbesi aldığı yerlerden kan geliyordu. Güç bela ayakta duruyordu. Bozkurt Gece’nin bu açığından faydalanarak saldırmaya başladı. Pençe saldırılarını güç bela karşılıyordu ve Birçok pençe saldırısına maruz kalmıştı. Gece için bozkırdaki bu mücadele artık amansız hale gelmişti. Bozkurt hızlı ve çevik bir şekilde saldırıyordu. Gece artık git gide sendelemeye ve iyice zorlanmaya başlamıştı.

– Kahretsin.. Kim olduğumu, geçmişimi hiçbir şeyi hatırlayamadan bir ucube gibi öleceğim.” diyordu. Sonra birden kulaklarında bir ses yankılandı ve hayali canlandı.

– “Abi hiç ayrılmayalım bir daha hep birlikte olalım” deyip kendisine sarılan kardeşin hayalini gördü. Sonra “Senden nefret ediyorum. Beni yalnız bırak.” diye ağlayan kardeşini tekrar gördü. Geçmişi artık gözlerinin önünde bir bir canlanıyordu. Herşeyi hatırlamaya başlamıştı. Kendisini, kardeşini, ailesini ve o kazayı her şeyi hatırlıyordu artık…

Bir cevap yazın